top of page
  • Yazarın fotoğrafıdrmahmutsansal

Sağlıkta "Kopuşlar"

Güncelleme tarihi: 19 Nis 2023


1.Sağlıkta düşünsel ve duygusal dünyadan kopuş

Duygu durumlarının beden üzerindeki etkilerinin izah edilebilir olması gerekiyor. Fonksiyonel barsak hastalıkları gibi enflamatuar barsak hastalıklarının da kişilerin duygu durumu ile ilişkili olduğu tıbbi pratikte rastlanan bir durumdur. Duyguların beden üzerindeki etkisi ancak duyguların belli bir skalaya uydurulması ve "objektif" hale getirilmesi ile mümkün olacaktır.

2.Sağlığın insandan kopuşu

Sağlık ticari bir faaliyet alanı haline gelmiş olup piyasa ekonomisinin ölçekleri tarafından yönetilir hale gelmiştir. Foucault'a göre sağlık bir iktidar aracı haline gelmiştir.


3.Sağlığın tarihten ve deneyimden kopuşu

2020 yılında başlayan pandemi, on bin yıllık uygarlık tarihine yerleştirildiğinde ne ilk ne tek ne de en korkunç salgındır. Tüm bu tecrübeye rağmen yaşanılan şaşkınlık, kaygı, telaş, korku, panik, bio-psikolojik travma vb. 'duygular' nasıl açıklanabilir? Hem ülkemizde hem de dünyada deneyimden kopmuş olduğumuzu görüyoruz. İçinde 2020 pandemisi deneyimin unutulduğunu gösteriyor.


4.Sağlık zamandan kopmuştur

Şimdici kültür (nowist culture) terimi ilk kez Stephen Bertman’in yazdığı “Hyperculture: the human cost of speed” kitabında (1998) ele alınmış; Zygmunt Bauman (2009) tarafından da esaslı bir şekilde geliştirilmiştir. Buna göre, şimdicilik ya da şimdici kültür dünyevi, tüketimci ve akışkan insanlık durumuna gönderme yapmaktadır. Bu kültürde, “burada” ve “şimdi” olandan başka önemli ve mutlak gerçek olan bir şey yoktur. Bir süreç içinde ortaya çıkan hastalığın bir anda yani "şimdi" ortadan kalkması isteniyor. Bu şimdici kültürün bir yansıması olarak görülebilir. BU durumda derinlere bakmak mümkün olmuyor. Duygusal ve düşünsel taraf gözden kaçıyor.


5.Sağlık sağduyudan kopmuştur

Günümüzde açlık tedavileri revaçta, fakat zaten eskiden şimdi yediğimiz kadar yemiyorduk ya da yiyemiyorduk demek daha mı uygun olur. Gıdaya bu kadar kolay ulaşıyor olmamız doğal dengemizi bozuyor olabilir mi? Yani biz aşırı yeme ve beslenme yetersizliği arasında bir denge kuramıyor muyuz? Sağduyumuz yok mu? Denge anlayışımıza ne oldu?

İnsan sağduyulu davrandığında ve biraz iç görü ile yakalandığı hastalıkların hatalı davranışlardan kaynaklandığını görebilir. Günlerini fast food zincirlerde cips ve kola yiyerek geçiren çocukların obezite nedenini gerçek nedeni göz ardı edip bir dolu spekülatif genetik etmenlerle açıklamaya çalışmamız ve bunu ameliyat boyutuna getirmemiz ne kadar doğrudur? Bu nasıl açıklanabilir?

Her şeyin paraya endekslendiği, çıkarın egemen olduğu, bencilliğin yüceltildiği bu dünyada insanların depresyona girme nedenini bu çarpık zihniyetten soyutlayıp sinapslardaki serotonin düzeyinin azalmasına indirgememiz nasıl açıklanabilir?

İnsan deneyimlerinden ders çıkartan bir varlıktır, fakat şu anda başına gelen olaylar için kendi dışındaki çevresel etkenleri suçluyor. Tarihin öznesi değil nesnesi olmak, etkin değil edilgin olmak peşindedir.

Sizce de bir çırpıda aklımıza gelen ve çok daha fazlası bulunan bu kopuşların artık düzelme (yeniden bağlanma) zamanı gelmedi mi?


bottom of page