Prof. Dr. Enver UYSAL
Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi
Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü
Özet
Ahlâk Arapça bir kelimedir. Türediği kök harfleri halk şeklinde de, hulk ya da huluk şeklinde de okunabilir. Halk insan için kullanıldığında insanın bedenî yapısı, fizyonomisi kastedilir, hulk ise insanın ruhî yapısını; eğilimlerini, yatkınlıklarını, arzu ve isteklerini, ihtiraslarını, alışkanlıklarını ifade eder. Biri insanın sureti; dış görünüşü, diğeri ise sîreti; ruhî yapısı ve alışkanlıkları; yani ahlâkıdır. Öyleyse ahlâk kavramının türediği kök anlamı bize insanın varlık bütünlüğünü verir: İnsan ruh-beden bütünlüğünden ibaret olan bir varlıktır. Kur’an’ın bize anlattığı insan da, bu varlık bütünlüğüne sahip insandır. Felsefî antropolojide de insan salt biyolojik ya da psişik bir varlık olarak değil, aksine biyopsişik bir varlık olarak görülür.
Felsefî gelenekte tıp ile ahlâk arasında yakın bir ilişki kurulmuş, ahlak ilmi İslâm düşünce geleneğinde Tıbb-ı Rûhânî olarak nitelenmiştir. Bu yaklaşımda iki türlü tıp vardır: Beden sağlığını korumayı amaçlayan ve beden sağlığı bozulduğunda onun tedavisi ile ilgilenen Bedenî Tıp (et-Tıbbu’l-Cesedânî) ile ruh sağlığını korumayı amaçlayan ve ruh sağlığı bozulduğunda onun tedavisi ile ilgilenen Ruhsal Tıp (et-Tıbbu’r-Rûhânî). Bu ayrımın hem dinî hem de felsefî temelleri ve temellendirmeleri mevcuttur. Kur’an inançsızlığı, ikiyüzlülüğü vb. kalp hastalığı olarak görür. İhvân-ı Safâ Peygamberleri manevi hastalıkları tedavi eden Gönül Doktorları olarak niteler. Platon’a göre kötülük sağlıklı bir davranış olmayıp bir tür ruh hastalığıdır ve bu hastalık gerçek bilgi olan felsefe ile tedavi edilir.
İslâm düşünce geleneğinde de rezîlet denilen; gurur, kibir, haset, öfke, kendini beğenmişlik, cimrilik, aç gözlülük vb. kötülükler, tedavi edilmesi gereken birer manevi hastalık olarak görülmüş ve bir genel ilke belirlenmiştir: Her rezîletin tedavisi zıddı ile olur. Örneğin öfkenin tedavisi sabır, aç gözlülüğün kanaatkâr olmak, cimriliğin tedavisi ise kişiyi vermeye alıştırmaktır. İnsan bu tür manevi hastalıklardan kendini kurtarmayı başardığı oranda ruhen sağlıklı ve mutludur. Kindî, Ebû Zeyd Belhî, Ebû Bekir Râzî, Fârâbî, İbn Miskeveyh, İbn Sînâ, İhvân-ı Safâ ve Gazâlî gibi düşünürler bize bu konuda önemli şeyler söylemektedir. Bu bildiri, bu konuyu bir bildiri çerçevesinde açıp değerlendirmeyi amaçlamaktadır.
ṬIBB-I RŪḤĀNĪ IN CLASSICAL ISLAMIC THOUGHT
Abstract
Ahlâq is Arabic in origin. The root letters from which it derives can be read as khalq, khulq or khuluq. When referring to human beings, khalq refers to their physical structure, and physiognomy, whereas khulq refers to their spiritual structure, tendencies, predispositions, desires, aspirations, ambitions, and habits. The first is man's form, his external appearance, and the second is his sīra, spiritual structure, and habits, that is, his morality. Therefore, the root meaning from which the concept of morality gives us the totality of human existence: Man is a being composed of the unity of soul and body. The human being described in the Qur'ān possesses this totality of being. In philosophical anthropology, the human being is viewed as a bio-psychic rather than a purely biological or psychic being.
In the philosophical tradition, a close relationship was established between medicine and ethics, and the science of ethics was characterized as Ṭibb-i Rūḥānī in Islamic thought. In this approach, there are two types of medicine: Physical Medicine (al-Ṭibb al-Jasadānī), which aims to protect the health of the body and deals with its treatment when physical health deteriorates, and Spiritual Medicine (al-Ṭibb al-Rūḥānī ), which seeks to protect the health of the soul and deals with its treatment when mental health deteriorates. This distinction has both religious and philosophical foundations and grounds. The Qur'ān considers unbelief, hypocrisy, etc. Heart diseases. The Prophets were described by the Ikhwān-i-Ṣafā as Heart Doctors who treat spiritual diseases. According to Plato, evil is not a healthy behavior but a kind of mental illness that can be cured by philosophy, which is true knowledge. In the Islamic tradition of thought, vices (razīla) such as pride, arrogance, envy, anger, self-righteousness, stinginess, greed, etc., which are called disgraces, are seen as spiritual diseases that need to be treated and a general principle has been determined: Every vice is cured by its opposite. For example, the cure for anger is patience, the cure for greed is to be austerity, and the cure for stinginess is to accustom oneself to giving. A person is spiritually healthy and happy to the extent that he succeeds in ridding himself of such spiritual diseases. Thinkers such as al-Kindī, Abū Zayd Balkhī, Abū Bakr al-Rāzī, al-Fārābī, Ibn Miskawayh, Ibn Sīnā, Ikhwān al-Ṣafā and al-Ghazālī provide us with crucial information regarding this topic. This paper aims to introduce and assess this issue within the context of a paper.
Comments