Oya Uysal
Aktiffelsefe Kültür Derneği Genel Başkanı
Değerli konuklar,
Felsefe ve sağlık adıyla etkileşim amaçlı bir toplantı düzenlemekten gurur duyuyor ve sizleri de bu etkileşim içinde görmekten memnuniyet duyduğumu ifade ediyorum.
Newton’un bir sözü vardır “Dekart’tan daha uzakta bir şey görüyor isem, bu, onun omuzları üzerinde durduğumdandır.” Bir düşüncenin başka bir yaratıcı dünya görüşüne etkisi olması beklenir. Biliyorsunuz felsefe “bilgeliğe duyulan aşk” olarak tanımlanmıştır. Dünyada bilgeliği tamamıyla elinde tutan var mıdır bilemiyorum ama ona ulaşmak için, etkileşimin gerekli olduğuna, farklı çalışmalarıyla farklı yerlerdeki insanların bir araya gelerek, fikirlerini aktarmaları aracılığıyla daha derin ve kapsayıcı fikirlere ulaşılacağına ve böylelikle bilgeliğe yürünebileceğine inanıyorum.
Bu sempozyum ile amacımız, bilim adamlarımızın ve konunun uzmanlarının sağlık alanındaki felsefi bakış açısını genişleterek ya da tekrardan hatırlatarak, insanı merkez alan değerleri teşvik etmek ve bir yayın haline getirerek yaygınlaştırılmasını sağlamaktır.
Gelenek olduğu üzere hekim kelimesinin etimolojisine de bakarsak, tıp ve felsefenin neden bir arada değerlendirilmesi gerektiği daha iyi anlaşılabilir. Bildiğiniz üzere arapça H_K-M kökünden gelen hâkim yani hikmet sahibi, bilge, filozof anlamlarına gelmektedir. Aramice “bilme” kökünden türemiştir. Nitekim Mısır’da İmhotep olsun, Yunan’da Hipokrat olsun, Roma imp. filozof Marcus Aurelius’un doktoru olan Bergamalı Galen olsun, İbn-i Sina olsun, tıbbın bu önemli temsilcileri aynı zamanda birer filozoftular. Hipokrat “Felsefeye uygun gelen her şey tıbba da uygulanabilir.” olduğunu söyler ve Sokratik etik ilkeler ışığında hekimlerin İYİ İNSAN olmasını ister. Tüm doğa filozofları da dikkatlerini “insan”a ve insanın doğa ve evren ile ilişkisini kurmaya, nasıl daha iyi koşullar aracılığı ile yaşayabileceğine odaklamıştır.
Eğer, Hekimin Filozof Hali kitabında bahsedildiği gibi, “Yaşamın salt biyolojik boyutu ile ilgilenen, ne pahasına olursa olsun hayatta kalmayı kendine temel ölçüt olarak alan, ölümlülüğü varoluşun bir defosu olarak görüp bu ‘arıza’dan kurtulma tutkusuyla hareket eden tıp, yaşamın nitel yönlerini ihmal etme riski ile karşı karşıya kalabilir.
Platon, Hipokrat’ın insan bedenini bir bütün olarak ele aldığını anlatır. Platon Hipokrat’ın “Bir gözü iyi etmek için kafa hatta tüm vücut iyileştirilmelidir” dediğini alıntılar. İbn-i Sina El-Kanun Fi’t-Tıbb kitabında “Tıbbın konusu sağlığı korumak ve hastalığın kökünü kurutmak olduğundan dolayı, sağlığı korumak ve hastalığın sebeplerinden korunma vasıtaları onun konusunun bir parçasıdır. ” diyerek, felsefenin nedensellikle ilişkisine gönderme yapar. İbn-i Sina, Plotinus ile dünyaya yayılan Yeni Eflatuncu felsefi akımın takipçisi olarak bilinir, İslam felsefesinde akla verdikleri önemle tanınan Meşşailer arasında değerlendirilir. İbn-i Sina insanlara bedensel ve düşünsel faaliyetleri arasında bir denge kurmalarını tavsiye etmiştir, çünkü böyle bir denge sağlık için önemliydi. Onun önerilerinde, doğa filozoflarındaki gibi derin bir hümanizm dikkat çeker. Aynı zamanda, insan ruhuna çok önem vermiş ve Ruhun Şifası kitabını yazmıştır. Onun psikolojisi, bir tarafıyla metafiziğe öbür tarafıyla fiziğe bağlıdır.
Kısaca örneklerini verdiğim kişilerde "Felsefe ve Sağlık” ilişkisinin yansımalarını net olarak görüyoruz, bu nedenle en başta sempozyumun amacını açıklarken “felsefi bakış açısını genişleterek ya da tekrardan hatırlatarak” dememin sebebi budur. Bugün yine yeni bir şey belki konuşulmayacak ama ihtiyaç olan, acil olan konuşulacağını düşünüyorum.
Tıp felsefesi, basitçe sadece akademik bir disiplin değildir. İnsanı fizik ve fizik ötesi doğası ile bir bütün olarak görmesi yanında, hastalığın doğası, doktor-hasta ilişkisi, değerlerin ve değer yargılarının tıptaki rolü, kaynaklarının dağıtımında tıbbi karar verme, hasta özerkliği, mesleki sorumluluk, adalet ve etik ilkeler gibi konuları inceler. Nitekim Deontoloji
Kısaca tekrar en başta bahsettiğim gibi, bu sempozyumun, tıp felsefesi bağlamında, düşünsel süreçleri ileriye taşıması ve kapsayıcılığının ve uygulanabilirliğinin arttırılması için bir fırsat olmasını diliyorum.
Bu vesile ile Yeni Tıp Araştırma Ekibimize, İzmir bölgesindeki üyelerimize, Manisa Celal Bayar Üniversitemize katkılarından dolayısı teşekkür ediyorum.
Sevgiler
Comments